Mektup

Mektup

Sevgili dostum,
kafanın karıştığının farkındayım.

Fakat dertleşmemiz lazım. Mektup sonunda yolculuğun için en iyi seçeneğe karar vermiş olacağını umarak, bu zaman-mekandan bağımsız iletişimi kuruyoruz şu an.

İlk dert benden: Sosyolojiyle epey hemhal olmuş birisi olarak reklam-pazarlama faaliyetlerinin ‘her yol mübah’ düsturuyla ilerletildiğine çokça şahit oldum. Bu konuda üzgünüm. Pazarlama derslerinde Sülün Osman’dan ‘vay bee’ diye bahsedildiği için üzgünüm. Globaldeki meslektaşlarım, pazarlama çalışmalarını rap klibi gibi tasarladığı için de. (Bol para, villa, havalı arabalar, havuz falan…)

Aklında şu çelişki varsa düzeltmek isterim: Pazarlama etik dışı, değildir. ‘Ürününüzün insanları hayatını güzelleştireceğini düşünüyorsanız, onu satmak ahlaki yükümlülüğünüzdür.’ der Zig Ziglar, inanırım. Etik olmayan; inanmadığın ve faydasının dokunmayacağını bildiğin şeyi satmaya çalışmaktır. Felsefi açıdan bunu saatlerce konuşabilecek olsak da, bence bu ikisini ayıralım.

İlk kritik sorumuz bu: Ürünün insanlar için faydalı mı? Onların hayatlarını güzelleştirebileceğini düşünüyor musun? Her şeyin yolunda gittiği 5 sene sonraki hayalinde insanlar ürününden nasıl bahsediyor? Gerçekten hayal ettin mi?

Dertli olduğunu düşündüğüm konuya geliyorum; yapabileceğin çok fazla şey, markanı büyütmeye çalışmak, bir sürü eğitim almak, kitap okumak, film izlemek vb. bir sürü şey var. Benim için gerçekten faydalı olacak şey nedir?

Cevap veriyorum: Hiçbirisi ya da herhangi biri! (Teşekkürler Betül!) Eğer gerçekten seni hedefine ulaştıracak tek bir şey-bir sihirli değnek olduğuna inanıyorsan sevgili dostum, işler muhtemelen istediğin gibi gitmeyecek. Bu eğitim de maalesef o vaadi veremeyecek. (Keşke verebilseydi. Ben de Honolulu’daki villamın bahçesinde kokteylimi yudumlasaydım…)

Bu, aslında pazartesi diyete başlamak gibidir. Şu çarşambaları bozulan diyetlerden. Ama yeme alışkanlığını değiştirirsen, sufle yediğin için kendine kızmazsan ve zorla brokoli yemezsen; yani gerçekten içselleştirirsen fikri, işte o zaman istediğin yola girdin demektir.

Yola çıkıp kendi sentezini bulacaksın. Elbette sentezin, yolda aldığın bilgilerin bir kombinasyonu olacak, mecburen. Fakat bilirsin o romantik klişeyi; yola çık, yol açık! Yol açık, sadece yola çıkmaya ikna et kendini. Gerçekten inan fikrine.

Tatlı bir heves mi aradığın, yoksa hakikaten bir meramın mı var?

Bak ben söyleyeyim kendiminkini; ben toplum bilimi-sosyolojiyle kafayı bozmuş haldeyim. Çok önemli buluyorum. Birbirimize dokunduğumuz ve olumlu açıdan birbirimizi etkilediğimiz her anı çok değerli. Ve fakat, birçok sektörü domine edenlerin toplumsal faydayı bu kadar es geçmesine çok bozuluyorum. Sistemin adaletsizliğinde küçük bir ses çıkarmak, ilham ve örnek olmak belki. Önemli meram. Toplumsalı önemsiyorum.

Eğitim meramla tasarlandı. Meramı olanlar için. Ciddiyim. Sosyoloji ve psikoloji anlattım eğitimde, her bölümde değindim. Özü anlamazsak ilerleyemeyiz diye. Ben ilerleyemiyorum çünkü.

Eğitim kimler için değil?
Kısa sürede nakit akışı sağlamak için uygun değil. İşletmenizin acil paraya ihtiyacı varsa bu eğitim sizin için değildir. Hâlâ ciddiyim! Eğitimi bu konuda iddialı bulmuyorum. Amacım marka yaratma yoluna sokmak seni. Hızlı satışlar ve pazarlama teknikleri öğretmek değil; marka hafızası yaratmak.

Kişilik farklılığı diyebiliriz; kimisi yılın 4 ayı her gün spor yapar, 8 ay hiç yapmaz. Kimisi sıkı diyet yapar uzun süre, sonra yeme krizlerine girer. Bu ikilik arasında bir hiyerarşi olduğunu düşünmüyorum, herkesin motivasyonu ve yolculuk tarzı bambaşka.

Fakat bu eğitim; haftada 2-sürekli spor yapan, sıkı diyetler yapan değil-yeme tarzını uzun vadede değiştirmek isteyen kişiler içindir. Ciddiyim. Vaadi içselleştirmek ve işin felsefesini anlamaktır.

Elbette bu süreçte pratikleri tamamlayarak gidiyor olman ve markana nasıl uyarlayacağını düşünmen önemli. Bunu isterim. En verimli şekilde faydalanmanı isterim. Ben, bu faydayı nasıl artıracağın konusunda sürekli çalışıyor olacağım. Telegram gruplarımız ve online görüşmelerimizde üzerine konuşuyor olacağız.

Kafanı daha da karıştırdıysam üzgünüm. Belki 5 dakika durup düşünmek, şöyle zihninin derinlerindeki hayallere bakmak iyi gelebilir.

Fakat yola kararlı çıkmanı önemsiyorum. İçinde bulunduğun her eylemle gurur duyman, kendi hikayene inanman önemli.

Tüm bunlardan sonra müfredatı incelemeni öneririm. Somut gerçekler orada. Eğitimin nasıl olduğu hakkında güzel ipuçları verecektir sana.

Şimdilik kendine iyi bak dostum, sevgiler

Sevgili dostum, kafanın karıştığının farkındayım.
Fakat dertleşmemiz lazım. Mektup sonunda yolculuğun için en iyi seçeneğe karar vermiş olacağını umarak, bu zaman-mekandan bağımsız iletişimi kuruyoruz şu an.

İlk dert benden: Sosyolojiyle epey hemhal olmuş birisi olarak reklam-pazarlama faaliyetlerinin ‘her yol mübah’ düsturuyla ilerletildiğine çokça şahit oldum. Bu konuda üzgünüm. Pazarlama derslerinde Sülün Osman’dan ‘vay bee’ diye bahsedildiği için üzgünüm. Globaldeki meslektaşlarım, pazarlama çalışmalarını rap klibi gibi tasarladığı için de. (Bol para, villa, havalı arabalar, havuz falan…)

Aklında şu çelişki varsa düzeltmek isterim: Pazarlama etik dışı, değildir. ‘Ürününüzün insanları hayatını güzelleştireceğini düşünüyorsanız, onu satmak ahlaki yükümlülüğünüzdür.’ der Zig Ziglar, inanırım. Etik olmayan; inanmadığın ve faydasının dokunmayacağını bildiğin şeyi satmaya çalışmaktır. Felsefi açıdan bunu saatlerce konuşabilecek olsak da, bence bu ikisini ayıralım.

İlk kritik sorumuz bu: Ürünün insanlar için faydalı mı? Onların hayatlarını güzelleştirebileceğini düşünüyor musun? Her şeyin yolunda gittiği 5 sene sonraki hayalinde insanlar ürününden nasıl bahsediyor? Gerçekten hayal ettin mi?

Dertli olduğunu düşündüğüm konuya geliyorum; yapabileceğin çok fazla şey, markanı büyütmeye çalışmak, bir sürü eğitim almak, kitap okumak, film izlemek vb. bir sürü şey var. Benim için gerçekten faydalı olacak şey nedir?

Cevap veriyorum: Hiçbirisi ya da herhangi biri! (Teşekkürler Betül!) Eğer gerçekten seni hedefine ulaştıracak tek bir şey-bir sihirli değnek olduğuna inanıyorsan sevgili dostum, işler muhtemelen istediğin gibi gitmeyecek. Bu eğitim de maalesef o vaadi veremeyecek. (Keşke verebilseydi. Ben de Honolulu’daki villamın bahçesinde kokteylimi yudumlasaydım…)

Bu, aslında pazartesi diyete başlamak gibidir. Şu çarşambaları bozulan diyetlerden. Ama yeme alışkanlığını değiştirirsen, sufle yediğin için kendine kızmazsan ve zorla brokoli yemezsen; yani gerçekten içselleştirirsen fikri, işte o zaman istediğin yola girdin demektir.

Yola çıkıp kendi sentezini bulacaksın. Elbette sentezin, yolda aldığın bilgilerin bir kombinasyonu olacak, mecburen. Fakat bilirsin o romantik klişeyi; yola çık, yol açık! Yol açık, sadece yola çıkmaya ikna et kendini. Gerçekten inan fikrine.

Tatlı bir heves mi aradığın, yoksa hakikaten bir meramın mı var?

Bak ben söyleyeyim kendiminkini; ben toplum bilimi-sosyolojiyle kafayı bozmuş haldeyim. Çok önemli buluyorum. Birbirimize dokunduğumuz ve olumlu açıdan birbirimizi etkilediğimiz her anı çok değerli. Ve fakat, birçok sektörü domine edenlerin toplumsal faydayı bu kadar es geçmesine çok bozuluyorum. Sistemin adaletsizliğinde küçük bir ses çıkarmak, ilham ve örnek olmak belki. Önemli meram. Toplumsalı önemsiyorum.

Eğitim meramla tasarlandı. Meramı olanlar için. Ciddiyim. Sosyoloji ve psikoloji anlattım eğitimde, her bölümde değindim. Özü anlamazsak ilerleyemeyiz diye. Ben ilerleyemiyorum çünkü.

Eğitim kimler için değil?
Kısa sürede nakit akışı sağlamak için uygun değil. İşletmenizin acil paraya ihtiyacı varsa bu eğitim sizin için değildir. Hâlâ ciddiyim! Eğitimi bu konuda iddialı bulmuyorum. Amacım marka yaratma yoluna sokmak seni. Hızlı satışlar ve pazarlama teknikleri öğretmek değil; marka hafızası yaratmak.

Kişilik farklılığı diyebiliriz; kimisi yılın 4 ayı her gün spor yapar, 8 ay hiç yapmaz. Kimisi sıkı diyet yapar uzun süre, sonra yeme krizlerine girer. Bu ikilik arasında bir hiyerarşi olduğunu düşünmüyorum, herkesin motivasyonu ve yolculuk tarzı bambaşka.

Fakat bu eğitim; haftada 2-sürekli spor yapan, sıkı diyetler yapan değil-yeme tarzını uzun vadede değiştirmek isteyen kişiler içindir. Ciddiyim. Vaadi içselleştirmek ve işin felsefesini anlamaktır.

Elbette bu süreçte pratikleri tamamlayarak gidiyor olman ve markana nasıl uyarlayacağını düşünmen önemli. Bunu isterim. En verimli şekilde faydalanmanı isterim. Ben, bu faydayı nasıl artıracağın konusunda sürekli çalışıyor olacağım. Telegram gruplarımız ve online görüşmelerimizde üzerine konuşuyor olacağız.

Kafanı daha da karıştırdıysam üzgünüm. Belki 5 dakika durup düşünmek, şöyle zihninin derinlerindeki hayallere bakmak iyi gelebilir.

Fakat yola kararlı çıkmanı önemsiyorum. İçinde bulunduğun her eylemle gurur duyman, kendi hikayene inanman önemli.

Tüm bunlardan sonra müfredatı incelemeni öneririm. Somut gerçekler orada. Eğitimin nasıl olduğu hakkında güzel ipuçları verecektir sana.

Şimdilik kendine iyi bak dostum, sevgiler